Hayat ne kadar gerçekse, ölüm de o kadar açık bir hakikattir. Her canlı bir gün gelecek ölümü tadacaktır. Ölümsüz ve ebedî olan ancak Allah’tır. Hayat ve ölüm, Allah’ın kulu olan biz insanlar için tabiî bir hâldir.
İnsan bu hakikat karşısında Yüce Yaratıcıya teslimiyetini kaybetmemeli ve serinkanlı olabilmelidir. Kişinin çok sevdiği yakını, tanıdığı veya dostu ruhunu teslim ettiği anda bu teslimiyeti koruması önemlidir. Bu gibi durumlarda şöyle denilmesi uygundur:
Okunuşu: “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci’ûn. Allâhümme’l-hıkhu bi’s-sâlihîn, vahluf ‘alâ zürriyyetihî fi’l-ğâbirîne vağfir lenâ ve lehû yevme’d-dîn. Allâhümme lâ tahrimnâ ecrahû ve lâ teftinnâ ba’dehû.”
Anlamı: “Biz Allah’a aidiz ve tekrar O’na döneceğiz. Allah’ım! Onu sâlihlere ilhak et ve neslinin yerine ona yardımcı ol, onu ve bizi dîn gününde bağışla! Allah’ım Onun ecrinden bizi mahrum etme, onun arkasından bizi fitneye düçar etme!” (Nevevî, el-Ezkar, 132)