İmrenerek, beğenerek veya kıskanarak bakılan şeylere nazar değmektedir. Türkçe’mizde göz değmesi dediğimiz, Arapça’da “nazar, isabet-i ayn” olayının çok büyük zararının olduğu bildirilmektedir. Göz değmesinin temelinde yatan ana neden kişinin kıskançlık duygusudur. Nihayet bu duygunun, baktığı kimseye yansıması ve onu tesir altında bırakmasıdır. Nazarın gerçek olduğunu kabul edince, ondan korunma yollarını da öğrenmek gerekir. Bunun için de, dinimizin bize müsaade ettiği yollara baş vurmak, sakındırdığı yollardan da kaçınmak durumundayız.
Malında, canında, ailesinde hoşa giden bir durum olması sebebiyle, bir kimse gerek kendisinden gerekse başkasından, nazar etme cihetiyle bir musibetin veya zararın gelmesinden endişe ederse aşağıda gelen hadis-i şeriflerde belirtildiği şekilde hareket etmelidir.
Ebû Hüreyre’nin (r.a.) rivayet ettiğine göre, Resûlullah (s.a.v), “Göz değmesi/nazar haktır” buyurmuştur. (Müslim, Selam, 42; Tirmizi, Tıb, 19)
Ümmü Seleme’den (r.a.) rivayet edilmiştir: “Resûl-i Ekrem, hanımı Ümmü Seleme’nin evinde bir kız çocuğu gördü. Yüzünde sarılık olduğunun alametleri vardı. Resûlullah (s.a.v),
– Buna nazar değmiş, ona hemen rukye/dua ile tedavi yapın, buyurdu.” (Buhari, Tıb, 35)
Göz Değdirene Ne Yapılır?
İbn Abbas’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Nazar/göz değmesi haktır, gerçektir. Eğer bir şey kaderin önüne geçebilecek olsaydı, bu nazar değmesi olurdu. O halde (nazar değmesi sebebiyle) sizden gusül etmeniz istenirse gusledin.” (İbn Mace, Tıb, 33)
Hz. Âişe (r.a.) demiştir ki: “Gözü değene (el-âin) abdest alması emredilir, onun abdest suyu alınır, bununla göz değmesine uğrayan (el-maîn) yıkanırdı.” (Ebu Davud, Tıb, 15)
Sahabilerden Sehl’in (r.a.) bedeni, omuzları geniş ve teni aktı. Bu sebeple ona nazar değmiş ve yataklara düşmüştü. Halbuki Sehl orduya kaydedilmişti. Durum Resûlullah’a bildirildi. “Yâ Resûlallah o, sizinle gelemez; vallahi başını bile kaldıramıyor!” dediler. Resûl-i Ekrem (s.a.v), – Ona nazar değdirdiğinden şüphelendiğiniz biri var mı, dedi. – Âmir b. Rebîa var, dediler. Resûlullah onu çağırtıp kendisine kızdı ve, – Sizden biri niye kardeşini öldürüyor? Niye bir “bârekallah!” demedin? Şimdi onun için abdest al, buyurdu. Bunun üzerine Âmir yüzünü, ellerini, kollarını, dizlerini ve ayaklarının etrafını ve izârının içini bir kaba yıkadı. Sonra, bir adam bu suyu Sehl’in üzerine arkasından döktü; o anında iyileşti. (Malik, el-Muvatta, Ayn, 1)
Ebû Said’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: “Resûl-i Ekrem göz değmesinden ve cinlerin şerlerinden dolayı Allah’a sığınır ve dualar okurdu. Muavvizeteyn sûreleri denilen Nâs ve Felak sûreleri nâzil olunca diğer okuduğu şeyleri bıraktı ve bu iki sûreyi okumaya başladı.” (Tirmizi, Tıb, 16)
NAZAR DEĞMESİNE KARŞI OKUNAN SURE VE AYETLER
Kur’ân-ı Kerîm’in 29. cüzünde bulunan Kalem Sûresinin 51-52.inci âyetleri nazara ve göz değmesine karşı okunan âyetlerdir. Bu Âyet-i Kerîme’ler, Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimizi nazara uğratarak öldürmek isteyen kâfirlerin niyet ve durumlarından haber vermektedir. Hz. Peygamberin (s.a.v) dînini kabul etmeyen kafirler, kendi içlerinden gözü değen, keskin gözlü kimselere demişler ki, Hz. Muhammedi (s.a.v) keskin gözünüzle bakarak nazar değdirin, O’nu nazarla devirin diye kendi aralarında böyle bir kötülük düşünmüşler. Bu nazar âyeti bu kötü tuzak ve kötü planı ve kötü niyeti haber vermiştir. Nazar âyeti budur:
Nazara (Göz Değmesine) Okunan Ayet (Kalem Suresi 51-52. Ayetler)
OKUNUŞU: Ve in yekâdü’llezîne keferû le-yüzlikûneke bi-ebsârihim lemmâ semiu’zzikra veyekûlûne innehû le-mecnûn. Ve mâ hüve illâ zikrun li’l-‘âlemîn.
ANLAMI: O inkârcılar Kur’an’ı işittikleri zaman, seni gözleriyle devireceklermiş gibi bakar, “Şüphe yok o bir delidir” derler. (51) Oysa Kur’an, âlemler için öğütten başka bir şey değildir. (52)
Başta büyük velilerden Haşan Basrî Hazretleri olmak üzere İslâm âlimleri, nazara, göz değmesine karşı bu geçen âyetleri okumuşlar ve okunmasını tavsiye etmişlerdir. Bu âyet, nazar değmemesi için istenirse önceden korunmak için okunabilir, veya nazar değdiği sanılan şeye nazarın tesirini ve etkisini gidermek için de okunabilir. Yazılıp taşınabildiği gibi, suya okunup içilebilir ve okunmuş su ile yıkanılabilir. Yani, okunmuş su yıkanılan suya katılarak karıştırabilir, faydası görülmüştür. Nazarın etkisinden (tesirinden) kurtulmak için bu ilimle uğraşan âlimler tavsiye etmişlerdir.
Göz Değmesine (Nazara) Karşı Alınacak Tedbirler
Resulullah (s.a.v) göz değmesinin hak olduğunu beyan edince, ondan korunmanın çaresini de beyan etmesi tabiiydi.
Nitekim hadislerde buna yer verildiğini görürüz:
* Muavvizateyn okumak.
* Fatiha suresi ve Ayete’l-Kürsi okumak.
* Resulullah’ın öğrettiği bazı duaları okumaktır.
FATİHA SURESİ
Elhamdü lillâhi rabbil’âlemin. Errahmânir’rahim. Mâliki yevmiddin. İyyâke na’büdü ve iyyâke neste’în, İhdinassırâtal müstakîm. Sırâtallezine en’amte aleyhim ğayril-mağdûbi aleyhim ve leddâllîn.
* * *
“Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah’a mahsustur. (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.”
ÂYETEL KÜRSÎ
Allâhu lâ ilâhe illâ huve’l-hayyü’l-Kayyûm. Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fi’s-semâvâti ve mâ fi’l-ard. Men zellezî yeşfeu indehû illâ biiznih. Ya’lemu mâ beyne eydîhîm ve mâ halfehüm. Ve lâ yuhîtûne bişey-in min ilmihî illâ bimâ şâe. Vesia kürsiyyühü’s-semâvâti ve’l-ard. Ve lâ yeûdühû hıfzuhumâ. Ve hüve’l-aliyyü’l-azîm.
* * *
“Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür.”
FELÂK SURESİ
Kul e’ûzü birabbilfelak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğasikın izâ vekab. Ve min şerrinneffâsâti fil’ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.
* * *
De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”
NÂS SURESİ
Kul e’ûzü birabbin’nâs. Melikin’nâs. İlâhin’nâs. Mir şerril vesvâsil hannâs. Ellezî yüvesvisü fî sudûrin’nâs. Minel cinneti ven’nâs.
* * *
De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım.”
Nazardan korunmak amacıyla, İhlâs, Felâk, Nâs Sureleri de okunur. Bu üç sure her türlü kötülükten korunmak için önceden tedbir ve koruyucu bir önlem olsun niyetiyle de okunur. Hastalık ve musibetlerin gitmesi için de okunur. Her felakete, her belaya engel olur ve gelen musibetin çabuk gitmesini de sağlar.
Hz. Peygamber (s.a.v)’in kötülüklerden ve kötü kimselerin şerrinden emin olabilmek için sık sık okumuş olduğu duâ şudur: Enes b. Mâlik’ten rivayete göre Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Evinden çıkarken şu duâyı okuyan kişiye bu duâ kâfidir. O adam muhafaza altına alınır, şeytan da o adamdan uzaklaşıp bir kenara çekilir: Bismillâhi tevekkeltü alellâhi lâ havle velâ kuvvete illâ billâh “. Manası: “Allah Teâlâ’nın ism-i şerifini zikrederek evimden çıkarım. Ben Allah’a tevekkül ettim, güç ve kuvvet sadece Allah’ın lütuf ve ihsânıyladır” (Tirmizî, Deavât, 34)
Son olarak nazar değen ve nazar değdiği sanılan bir kimseye şu kısa dua da okunabilir:
Bismillâhi, Allâhümme ezhib harrahâ ve berdehâ ve habesehâ
“Allah’ın bereketli ismiyle. Allah’ım! şunun gözünün keskinliğini ve tesirini gider ve zararını tamamen çürütüp yoket. Vereceği veya verdiği zararı önle ve tamamen tesirsiz hale getir ve yok et.” demektir.
Okuduğu kimseye “Kum biiznillâhi Teâlâ = Allah’ın izniyle kalk” desin. (Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi – Nazardan Korunmak için Dua)
Çocukları Nazardan Korumak İçin Okunacak Dua
İbn Abbas (r.a.) şöyle demiştir: Resûlullah (s.a.v) torunları Hasan ile Hüseyin’e şu duayı okur ve, “(Büyük) babanız İbrahim de bu duayı oğulları İsmail ile İshak’a okuyup bununla onları Allah’a sığındırırdı” derdi:
Eûzü bi-kelimâtillahi’t-tâmmeti min külli şeytanin ve hâmmetin ve min külli aynin lâmmetin.
“Her nevi şeytandan, her haşereden (yılan, akrep, böcek, bit, pire vb.), dokunan her kötü gözden Allah’ın tam olan (şifa verici) kelimelerine sığınırım.” (Buhari, Enbiya, 10)
Nazar Değdirmemek İçin Ne Demeliyiz?
Enes b. Mâlik’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim hoşuna giden bir şey görürse,
‘Mâ şâallahu lâ kuvvete illâ billâh’ (Allah’ın dilediği olur. Güç, kuvvet ve kudret yalnız O’na mahsustur) desin. Böylece ona zarar veremez.” (İbnü’s-Sünnî, Amelü’l-Yevm ve’l-Leyle, nr.207)
Sehl b. Huneyf’ten (r.a.) rivayet olunduğuna göre, Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Biriniz kendinde, malında (ve ailesinde) hoşa giden bir şey gördüğünde, Allah’tan bereket dileğinde bulunsun (bârekallah desin). Çünkü göz değmesi/nazar haktır.” (İbnü’s-Sünnî, Amelü’l-Yevm ve’l-Leyle, nr.204)
Göz Değmesine Karşı Nazar Boncuğu Takmak
Nazardan korunmak için mânâsı bilinmeyen bazı muskalar yazıp kullanmak veya “nazar boncukları” takmak İslâm inancına uymayan bâtıl âdetlerdir. Dinimizde nihai etkiyi Allah’tan başkasına atfeden tutum, davranış ve inanışlar yasaklanmıştır. Bu sebeple nazar boncuğu ve benzeri şeylerin, bunlardan medet ummak amacıyla boyuna veya herhangi bir yere takılması caiz değildir. Bu tür davranışlarda bulunanlar hakkında Resûlullah (s.a.s.) “Kim nazarlık takarsa Allah onun işini tamama erdirmesin” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, XXVIII, 623) buyurmuştur. Diğer bir hadiste ise nazarlık takan ve nazarlığa koruyucu etki atfeden kimsenin Allah’a ortak koşmuş olacağı ifade edilmiştir (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, XXVIII, 637). Nazardan korunmak için böyle hurafeleri terk edip Hz. Peygamberin öğrettiği duaları yapmak gerekir. (Diyanet İşleri Bşk.)
KAYNAKLAR; a) Diyanet İşleri Başkanlığı Yay. b) Hüseyin OKUR, Kuran-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerden Dualar, Semerkand c) Yusuf TAVASLI, Tam Dua Kitabı ve muhtelif eserlerden yararlanılmıştır.