Hacamat; İki omuz arasından, sırttan, başın arka tarafından yahut vücudun herhangi bir yerinden tedavi maksadıyla bardak, şişe veya boynuzla kan aldırma. Peygamberimiz (s.a.s)’in sağlıkla ilgili tavsiyelerinden ve bizzat tatbik ettiği sünnetlerindendir.
Hz. Peygamber (s.a.s) bizzat kendisi Ebû Taybe adında bir Haccâm’a hacamat yaptırmış ve başından kan aldırıp haccâma ücretini ödemiş ve şöyle buyurmuştur: “Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır. (yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır)”(Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3).
Nâfi der ki; İbn Ömer (r.a) şöyle dedi: Ben, Resulullah (s.a.s)’den şu buyruğu işittim: “Hacamat olmak aç karnına daha faydalıdır. Hacamat olmak aklı ve hıfzetme (ezberleme) gücünü arttırır. Hâfız olanın da hıfzetmek kabiliyetini kuvvetlendirir. Artık kim hacamat olmak isterse Allah’ın ismini anarak perşembe günü hacamat olsun ” (İbn Mâce, Kitâbu’t-Tıb, 22).
***
Hacamat Yaptırırken
Hz. Ali’nin (r.a.) rivayet ettiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim hacamat yaptırırken (kan aldırırken) Ayetü’l-kürsî’yi kursa, kan aldırmasının menfaatini görür.” (İbnü’s-Sünnî, Amelü’l-Yevm ve’l-Leyle, nr.166; İbn Kesîr, Tefsirü’l-Kur’âni’l-Azîm, 1/307)
“Allâhu lâ ilâhe illâ huve’l-hayyü’l-Kayyûm. Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fi’s-semâvâti ve mâ fi’l-ard. Men zellezî yeşfeu indehû illâ biiznih. Ya’lemu mâ beyne eydîhîm ve mâ halfehüm. Ve lâ yuhîtûne bişey-in min ilmihî illâ bimâ şâe. Vesia kürsiyyühü’s-semâvâti ve’l-ard. Ve lâ yeûdühû hıfzuhumâ. Ve hüve’l-aliyyü’l-azîm.”
Anlamı: “Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür.”