Vesvese, psikolojik olarak insana arız olan ve bir takıntı haline gelen hastalıktır. Bu tür rahatsızlığı olanların tedavisi için tıbbî çarelere başvurulmalı, psikolojik tedavi yöntemi uygulanmalı ve dua ederek Allah’tan şifa istenmelidir.
Araf Suresi 200. ayette buyuruldu: “Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”
Osman İbnu Ebî’l-As (radıyallahu anh) anlatıyor:
“Ey Allah’ın Resûlü dedim, şeytan benimle namazımın ve kıraatimin arasına girip kıraatimi iltibas etmeme sebep oluyor, (ne yapayım?)”
Aleyhissalâtu vesselâm bana şu cevabı verdi:
“Bu Hınzeb denen bir şeytandır. Bunun geldiğini hissettin mi ondan Allah’a sığın. Sol tarafına üç kere tükür!”
(Osman İbnu Ebî’l-As) der ki: “Ben bunu yaptım, Allah Teâla Hazretleri onu benden giderdi.” (Müslim, Selâm: 68)
* Ebû Hüreyre (r.a.), Peygamberimiz (s.a.s.)’in şöyle buyurduğunu bildirmiştir:
“Şeytan birinize gelir ve falan şeyi kim yarattı, falan şeyi kim yarattı der. Nihayet, Allah’ı kim yarattı der. İş bu duruma varınca, Allah’a sığınsın ve bu tür düşünceleri bıraksın.” (Buhârî, Bed’u’l-Halk, 11; Müslim, İman, 212-214)
Peygamberimiz (s.a.s.), “Kim içinde böyle bir vesvese hissederse, üç defa;
“Amenna billahi ve rusülihî”
“Allah’a ve Peygamberlerine iman ettik’ diye dua etsin, İçindeki O şey gider. (Abdürrazzak, XI, 244, No: 20440)
Ebû Zümeyl (r.a.) diyor ki: Abdullah ibn Abbas (r.a.)’a, “bu içimde duyduğum şey nedir, ” dedim. O da, “ne duyuyorsun, ” dedi. “Vallahi söyleyemem, ” dedim. O da, “İçine düşen bir şüphe mi, ” dedi ve güldü. “Ondan hiç kimse kurtulamadı” dedi ve Allah;
“Eğer sana indirdiğimizde şüphede isen” (Yûnus, 10/94) ayetini indirdi, dedi ve bana: İçinde böyle bir şey hissedersen şu ayeti oku, buyurdu:
“O, ilktir, sondur, açıktır, gizlidir ve O her şeyi bilir. ” (Hadîd, 57/3; Ebû Davud, Edeb, 118)
* * *
Üstad Ebu’l Kaasım el-Kuşeyrî (rh.a.)’ın Risâlesi’nde değerli Seyyid Ahmed İbn-i Atâ Er-Rüzbarî (r.a.)’den şöyle dediğini rivâyet ettik: Taharet ve abdest işinde vesvesem vardı. Çok su sarfettiğim halde kalbim rahat etmediği için bir gece daraldım ve: Ya Rabbi! Affet, affet, dedim. Bunun üzerine gizli bir sesin “Af ilimdedir” dediğini işittim ve vesvese benden zail oldu.”
Bazı âlimler dediler ki, abdest, namaz ve benzerlerinde vesveseye tutulanan “Lâilahe illallâh” demesi müstehabdır. Çünkü, şeytan zikir işittiği zaman geriler ve uzaklaşır. “Lâilahe illallâh” ise zikrin başıdır. Bu nedenle, ümmetin seçkinleri olan ve salikleri terbiye, müridleri te’dib eden değerli üstadlar, halvet adamlarına “Lâ ilâhe illallâh” zikrini seçtiler, onu devamlı söymelelerini emrettiler ve vesveseyi önlemek için en faydalı ilâcın Allah’ın zikrine yönelmek ve onu çok yapmak olduğunu söylediler.
Değerli Seyyid Ahmed İbn-i Ebi Havarî şöyle dedi: “Ebu Süleyman Ed-Darânîi’ye vesvesemi şikâyet ettim. Bana: “Vesvesenin senden kesilmesini istiyorsan onu hissettiğin zaman sevin. Çünkü sen sevinirsen o senden kesilir. Zira, mü’minin sevinmesi kadar şeytanın hoşlanmadığı bir şey yoktur. Fakat, sen üzülürsen o vesvesesini arttırır” dedi.” Ben de derim ki: Bu açıklama, bâzı imamların söyledikleri şu sözü doğruluyor: “Vesveseye ancak iman-ı kâmil olanlar mübtela olur. Çünkü hırsız, virâne eve girmez.”