Ferdi ve toplu olarak yaptığımız duâların cümle bitimlerinde veya duânın sonunda Âmin deriz. Peki Âmin ne demektir?
Âmin, Ya Rabb kabul buyur veya duamızı kabul et, demektir. Arapça’da isim-fiil olarak kabul edilen kelimelerdendir. Kelimenin İbranice olduğu kânaatleri vardır. Zira aynı kelimeyi “amen” şeklinde kullanan Yahudi ve Hristiyanlar bunun Süryânîce “âmin” kelimesinden geldiğini ifade etmektedirler. Bu kelimenin, yeri gelince kullanılması müstehabtır. Bilhassa namazlarda Fatiha’dan sonra âmin denilmektedir. Her ne kadar namazlarda Fatiha’dan sonra söylenmekte ise de, Kuran-ı Kerim’de olmadığı bilinmektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) namazlarda Fatiha’dan sonra amin denilmesini emir ile tavsiye etmiştir. Şöyle ki: “İmam, Fatiha’yı tamamlayıp âmin dedikten sonra siz de “âmin” deyiniz. Kimin bu sırada “âmin” demesi meleklerin o anda “âmin” deyişi ile aynı ana rastlarsa geçmiş günahları affolunur.” buyurmuştur. (Müslim, K. Salat, 72; Tirmizî, Mevâkîttü’s-Salat, 116).
Hadisten de anlaşılacağı üzere namazlarda Fatiha suresinden sonra “âmin” demek sünnettir. İmam-ı A’zam’a göre “âmin” gerek imam ve gerekse cemaat tarafından hafiyyen (sessizce); imam-ı Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’e göre açık ve imamla birlikte söylenmesi sünnettir.
Konuyla ilgili olarak Peygamberimiz Efendimizin şu mealdeki bir hadis-i şeriflerinden birinin mânâsı şöyledir. Efendimiz (s.a.v.): “Bana namazda olsun duadan sonra olsun, Allah tarafından âmîn demek nimeti verildi. Bu, Mûsâ müstesna benden önce kimseye verilmemişti; Mûsâ dua eder Hârûn da “âmîn” derdi. Siz de duanızı “âmîn” ile bitriniz! Bu suretle Allah onu kabul eder.”(bk. el-Câmi’u’s-Sağîr, I, 38.) beyanında bulunmuşlardır.